31 Ekim 2014 Cuma

Ruhi Baba


           16-Mart-1998 12-Şubat-2006 tarihleri arasında Bursa Büyükşehir Belediyesi`ne bağlı huzurevinde çalıştım. Huzurevinde çalışmak, bilinçli bir tercih değildi, aksine istemeye istemeye kabul ettiğim bir işti. İçinde bulunduğum şartlar, huzurevine savurmuştu beni…
            Huzurevinde çalıştığım sekiz yıllık süreçte, aynı yemekhanede yemek yeyip asansörde selamlaşıp ertesi gün ya da çok daha kısa süre içinde vefat eden oldukça fazla sayıda yaşlı tanıdım. Hatta sekiz yılda insanların adım adım yaşlılık ve hatta hastalık süreçlerini gözlemledim. İnsan hayatını hep bir piramide benzetiyorum. İnsanoğlu, doğduğunda piramide çıkış başlar.  Herkesin tepe noktası ya da tepeye varış hızı farklı olabilir. Tepede insan ne kadar süre kalır bilinmez ama iniş kaçınılmazdır.  Bazen hızlı, bazen yavaş… Ama iniş tamamlandığında insanın bu yolculuğa başlangıç noktasındaki kişiden tek farkı, ardında bıraktığı mesafedir, o kadar…

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Hiç kimse sebepsiz yere içine tekerlekli sandalye ile binilen bir araç satın almak istemez

Ayşegül Domaniç Yelçe hanım çok önemli bir konuyu gündeme getirmiş Hürriyet gazetesinde... Hem bu konuyu gündeme getirdiği, hem de yazımı kullandığı için teşekkür ediyorum kendisine... 
Olumlu gelişmelerin gerçekleşmesi dileği ile Ayşegül hanımın köşesini bloğumda paylaşıyorum.

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Bursa Atatürk Spor Salonunun Otoparkında "Engelli Park Yeri" Neden Yok?



Geçtiğimiz günlerde "Tofaş-Anadolu Efes" maçını seyretmek üzere, tekerlekli sandalye kullanan bir engelli olarak, son 30 senedir yaptığımız gibi babamla beraber Bursa Atatürk Spor Salonu'na karar verdim.
Sizlerle paylaşmayı istediğim bazı önemli konuları çok daha önce yazacaktım fakat konudan kimlerin sorumlu olduğunu netleştiremediğim için -ki halen net değil-, bugün yazıyorum.

11 Mart 2014 Salı

Engelliler İçin Giysi Çalıştayı

Sizlerle Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı başta olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşların destekleri ile İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Mühendisliğinin düzenlediği "Engelliler için Engelsiz Giysi Tasarım Çalıştayı'nda" yaptığım konuşmayı paylaşıyorum.
Öncelikle kendim ve engelim hakkında kısa bir bilgi vereyim. Adım Alper Şirvan. Sol elini kullanabilen, hiç yürüyemeyen cerebral pasy’li bir bireyim. Uludağ Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümü mezunuyum. Halen, bir kamu kurumunda çalışmaktayım.
            Çoğumuz şunu yaşamışızdır. Evde kendi halinizde pijama-eşofman ya da evde ne ile rahat ediyorsanız onunla otururken bir arkadaşınızdan telefon gelir ve söylediği yere gelmenizi ister. Siz de çoğu zaman şu cümleyle ona karşılık verirsiniz:
“Tamam, hemen giyinip çıkıyorum.”

5 Şubat 2014 Çarşamba

Çekyat Adamları



Yalnızlığın farklı tanımları yapılagelmiştir. Herkesin kendi yalnızlığına, kendi yalnızlık tanımından yola çıkarak sığındığı da çoktur; ondan usandığı da… Yalnızlık için “kalabalıklar içinde yalnız olmak” gibi içi boş narsistik yaklaşımlar da vardır; herkesten ilgi bekleyip gelmeyince de “yalnız” olduğunu söyleyen de…