Çok uzun yazmayacağım ama yazmadan da
edemedim. Bu yazıyı Galatasaray-Sivas maçı öncesi yazıyorum.
Futbol
bir sonuç oyunudur. Bunu zaten kabul ettik. Tabelayı değiştiremiyorsanız CV'niz
ne kadar kuvvetli olursa olsun koca bir hiçsinizdir. Boşuna "luk et dı
tabela" demedi adam, ecnebi gazeteciye...
Gelelim Galatasaray'a... Önce durum
tespiti...
Östersunds,
bir başka deyişle "2. Tromsö"
faciasından sonra zaten istenmeyen başkan ve Sneijder olayıyla tepki çeken, elenmeyle beraber de iyice "gitsin" denilen Tudor, şimdi farklı
konumlardalar...
(Sahi
Sneijder diye ağlaşıyor muyuz halen?) ilk iki maçta oynattığı 34 maça
yayılması için kişi başına 3-4 ciğer gerektiren futboluyla Tudor baş tacı;
Dursun Özbek'e edilen küfürlerin henüz dumanı üstünde olduğu için "büyük
başkan" diyecek kadar utanmaz değiliz çok şükür...
Oysa
Östersunds maçları sonrası gündeme gelen ekonomik sorunlar -son transferlerden
sonra- artarak devam ediyor. Ne Dursun Özbek'in "kamyon şoförü"
imajı değişti, ne de kulübü ilkelerine göre "yönetememe"
tarzı... Rezil edilen "klasik parçalı forma" ve formalarda her
sene değişen "sarı kırmızı" renk tonları bile unutuldu.
Peki ne değişti?
Değişen
bir şey yok. Sadece başkan ve yönetim, daha önceki birçok kulüp yönetimleri ve
Galatasaray'da olduğu gibi bilhassa futbolda saha içi başarısı olmadığı
takdirde sadece borç (faiz) ödeyerek elde edecekleri şeyin sadece bolca küfür
olduğunu fark ettiler; o kadar...
"Bu sene şampiyon olalım,
gerisi Allah kerim..."
Buna
karşılık "borç harçtan bana ne, mühim olan pazartesi günü işyerindeki
Fenerliyle/Beşiktaşlıyla kafa bulmak, en azından kafa bulunan olmamak"
diyen taraftar anlık yaşanan ülkenin mutlu azınlığı şu sıralar...
Bu mantalitenin vatandaş olarak
karşılığı olan model de "ülkeyi yönetenlerin ne yapıp ettiğinden bana
ne benim işim tıkırında olsun yeter" diyor zaten...
Yönetimin
oynadığı kumarı, 2 yıl evvel yaptığı transferlerle Fener oynayıp kaybetti.
Galatasaray yönetiminin kazanıp kazanamayacağı sportif olarak yıl sonunda, mali
olarak ise sezon sonunda netleşir. Bereket uefa kriterleri var ve uefa
kulüpleri takip ediyor. Yoksa sadece Galatasaray değil, diğer bütün Türk
takımlarının kapıya kilit vurma tehlikeleri futbolumuzun acı gerçeği...
O değil de Östersunds maçında Sneijder
formasını gösterip pasoligini yakan taraftarı(!) merak ediyorum ben şimdi...
Ne yapıyor acaba? Ya da
Sneijder dönsün diyor mu hâlâ?
Her
şeyi boş verin; ne top oynuyoruz ama değil mi?
Alper Şirvan
24.08.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder